İnsanların Ön Yargılı Davranmalarının Sebepleri Neler Olabilir? Araştırınız.

 

İnsanların Ön Yargılı Davranmalarının Sebepleri Neler Olabilir? Araştırınız.


 Ön yargı bir kişi ya da bir şey hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan bir değer yargısı geliştirmek ya da taşımak anlamına gelir. Yani tanımadığımız, özelliklerini bilmediğimiz insan hakkında kesin yargılara kapılırız ve   o kişi ya da kişiler hakkında yanlış izlenimler edinebiliriz. Bu da bizi  hoşgörüsüz bir insana dönüştürür.

İnsanların ön yargılı olmalarının nedenleri şunlardır:

* Yetiştiği ortam. İnsan içinde bulunduğu çevreden etkilenir. Oranın kültürel değerlerinden, yaşam tarzından, insanlara bakış açısından etkilenir ve o da içinde yaşadığı kişiler gibi  başka insanalar karşı ön yargılı olur ve katı bir tutum sergiler.

* Sevgi ve empati kurma becerisinden yoksun yetiştirilme biçimi

*Kişinin kendisini başkasından üstün görme düşüncesi

*  Belirsizliği azaltma: Belirsizlik durumlarında insanlar, önyargı geliştirerek dünyayı daha anlaşılır hale getirmeye çalışabilir.

*Herhangi bir gruba üye olma durumu: İnsanlar, bir grup üyesi oldukları zaman diğer gruplara karşı olumsuz düşünebilir ve önyargı geliştirebilir.

*Kalıpyargılar:  Kalıpyargılar ne yazık ki önyargılara zemin hazırlar ve otomatik olarak ortaya çıktığı için değiştirmesi oldukça zordur.

*Sosyokültürel faktörler: Toplum içinde yaşayan bireylerin yaşam alanlarındaki gruplar, etnik kökenler ve bunlara bakış açıları, farklı düşünce tarzları ve kişilerin yaşam şekilleri gibi pek çok çevresel faktör aslında önyargılar için çok belirleyicidir. 


*Engellenme: Psikanalistlere göre özellikle de çocuk yaşlardaki engellenmeler çeşitli duygusal gerilimler ortaya çıkarır ve bunlara bağlı olarak ilerleyen zamanlarda karşılaşılan durumlarda bu duygusal gerilimler kendini önyargı olarak ortaya çıkarabilir.

*Kusurlu kişilik ve zayıf karaktere sahip olan insanlar da ön yargılı olur.

Aşağıdaki Metinde Geçen Bazı Kelimelerin Anlamları Verilmiştir. Anlamları İlgili Oldukları Kelimelerle Eşleştiriniz. 5. Sınıf Türkçe Kitabı

 

Aşağıdaki Metinde Geçen Bazı Kelimelerin Anlamları Verilmiştir. Anlamları İlgili Oldukları Kelimelerle Eşleştiriniz. 5. Sınıf Türkçe Kitabı


1) Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümüne Kültür denilir. Ya da bir toplumun maddi ve manevi değerlerinin hepsine birden kültür denilir.


2) Bir üniversiteye bağlı veya bağımsız bir kuruluş olarak genellikle araştırma yapan ve bazı durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumuna Enstitü denilir.

3) Mesleği desen yapmak olan kimseye  Desinatör denilir.

4) Grafik tasarımcısına  grafiker denilir.

5) Üst düzeyde uygulayıcı meslek elemanı yetiştiren yükseköğretim kurumuna akademi denilir.

6) Belli bir yöre ile ilgili, yerel olana da yöresel denilir.


Metinde sorulan kavramlar ve cevapları yukarıda güzel bir şekilde yazılmıştır. Kültür, Desinatör, akademi, yöresel, grafiker, enstitü, sanat. Burada sadece sanatın anlamı verilmemiştir. Sanat kavramının anlamı ise şudur:

Sanat: halkın duyu ve duygularına dokunmaya yönelik gerçekleştirilen insan çalışmalarının tümünü bir araya getiriyor. Resim gibi heykel, video, çizim, fotoğraf, dans, edebiyat, müzik da birer sanattır. 

Sanat Denilince Aklınıza Neler Geliyor?

 


Sanat Denilince Aklınıza Neler Geliyor?


Yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesine sanat denilir. Sanat deyince aklıma edebiyat, resim, müzik, heykel, sinema, mimari, tiyatro aklıma geliyor. Çünkü bu kavramlar sanatı içinde barındıran ve sanatı gerçek yaşamda yaşatan kavramlardır. Sanat denilince aklıma incelik geliyor. Göze, kulağa hoş gelen şeyleri sanat olarak nitelendiririm. 


Örneğin; Bir tiyatroya gittiğimizde oradaki oyuncular bizi hem güldürür hem de düşündürürse işte onlar sanat yapmış olur. Böylece hem eğlenmiş oluruz hem de hayata dair güzel mesajlar almış oluruz. Sevdiğim bir sanatçının konserine gittiğimde onun sesi beni benden alır ve beni çok mutlu eder. Dinlediğim müzikler sayesinde kendime gelirim ve kendimi daha dinç ve daha neşeli hissederim. Bir edebi roman okuduğum zaman, bir sinemaya gittim zaman sanattan faydalanmış olurum ve sanatın güzelliklerine katılmış olurum. Sanat denilince aklıma gelen şeyler bunlardır. Sanat kavramı her insana göre farklı olabilir. Örneğin birine göre müzik, bir başkasına göre sinema, bir başkasına göre de müzik olur. Yani sanat kavramının ne olduğu kişiye göre göreceli olabilir.


Genel anlamıyla baktığımızda ise yukarıda saydığımız kavramların hepsi sanatın içine giren kavramlardır. Mustafa Kemal de sanata çok önem vermiş ve sanat ile ilgili şu sözü söylemiştir: Sanat güzelliğin ifadesidir Bu ifade sözle olursa şiir, nağme olursa musiki, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.”

İlk Görüşte Hakkında Yanlış Düşüncelere Kapıldığınız İnsanlar Oldu Mu? Olduysa Düşüncelerinizdeki Değişikliği Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 

İlk  Görüşte Hakkında Yanlış Düşüncelere Kapıldığınız İnsanlar Oldu Mu? Olduysa Düşüncelerinizdeki Değişikliği Arkadaşlarınızla Paylaşınız.


İlk görüşte hakkında yanlış düşüncelere sahip olduğum çok insan olmuştur. O kişileri anlayıp dinlemeden nasıl bir insan olduklarını bilmeden onlar hakkında  olumsuz bir izlenime sahip olmuştum. Bir gün sınıfımıza yeni bir arkadaşımız gelmişti. Yeni geldiği için onu hiç sevmemiştim ve maddi durumları da çok iyi olduğu için kesin şımarıktır  ve merhametsiz bir insandır diye düşünmüştüm. Gelen arkadaşım beni zaman içinde çok şaşırmıştı. 


Bir gün yakın arkadaşlarımla otururken başka bir arkadaşımın hakkında dedikodu yapıyordum. Sınıfımıza yeni gelen arkadaşımız da konuştuklarımıza kulak misafiri olmuş ve yanımıza gelmişti ve bize şunları söylemişti: Sizin yanınızda olmayan bir insanın arkasından konuşmak korkaklık değil mi? Ayrıca bir arkadaş başka bir arkadaşını kötülememelidir. Bu yaptığınız doğru değil demişti. Ben ve diğer arkadaşlarım bu kız arkadaşımın konuşmaları karşısında sessiz kalmış ve çok utanmıştık. Oysa o sınıfımıza yeni geldiğinde ben onun hakkında ön yargılı olmuştum. Ayrıca günler geçtikçe yeni gelen arkadaşımın ne kadar yardımsever ve  merhametli bir insan olduğunu şu şekilde anlamıştım. 


Bir gün sınıfımızdaki bir arkadaşımızın okul kıyafeti yırtılmış ve ayakkabısı eskimişti. Maddi durumu çok iyi olan bu arkadaşım maddi durumu iyi olmayan arkadaşımıza destek olmuş ve ona yardım etmişti. Bundan sonra bir daha kimsenin hakkında ön yargılı olmayacağım ve insanları önce tanımaya çalışacağım.

Veronika Ölmek İstiyor Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Veronika Ölmek İstiyor Kitabında Geçen Özlü Sözler


Genç ve güzel bir kız olan Veronika, hayatın rutinliğinden sıkılır ve intihara teşebbüs eder. Bu teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanınca da bir akıl hastanesine kaldırılır ve ondan sonra  Veronika'nın hikayesi başlar.

Veronika Ölmek İstiyor Kitabında Geçen Özlü Sözler şunlardır:

 

“İnsanların hoşlarına gitmiyorsa şikayette bulunabilirler. Şikayet edecek cesaretleri yoksa bu onların sorunları.”

"İnsanlar da yaşamak için savaşır, ölmek için değil"

"Ne de olsa "deli"ydi ve kimseyi hoşnut etmek zorunda değildi."

“Niyetle hare­ket arasında her zaman bir kopukluk vardır.”

"Nedense hepimiz yalnızca sevmek, kabullenmek, işlerin kolayını bulmak, çatışmadan kaçınmak üzere yetiştiriliriz."

“Deliler çocuk gibidir, istedikleri yapılmadıkça yerlerinden kıpırdamazlar.

“Siz farklı bir insansınız ama herkes gibi olmak istiyorsunuz. Bu da bana kalırsa ciddi bir hastalıktır.”


“Normallik fikir birliğinden başka bir şey değildir. Yani, çoğunluk bir şeyin doğru olduğunu düşünür, dolayısıyla o şey doğru -normal- olur.”

“Ya zihninizi denetleyeceksiniz ya da zihninizin sizi denetlemesine izin vereceksiniz. İkincisine alışkınsınız zaten korkular, nevrozlar, güvensizlikler içinde savrulup gidiyorsunuz, çünkü hepimizin kendini yok etme eğilimi var.”

“Çok ciddi patolojik vakalar dışında, insanlar yalnızca günlük yaşamın tekdüzeliğinden kurtulmak amacıyla delirirler.”

“Ne olursa olsun yaşama savaşı vermektir doğal olan.”

“İnsanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.”

“Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani başkalarından farklı olanlar.”

“Normalde insanlar en beklenmedikleri gün ölürler.”

“Bütün ailelerde suçu başkalarına yükleme eğilimi vardır.”

“Kimsenin kimseyi yargılayacak durumu yok. Her insan kendi bilir çektiği acının boyutlarını ya da yaşamın anlamının hepten yok olduğunu.”

“Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu oluşmaz.”

“Şaşılacak bir şey yok, hayat böyle. İnsanlar mutlulukla başa çıkamıyorlar bir türlü.”


"Nedense hepimiz yalnızca sevmek, kabullenmek, işlerin kolayını bulmak, çatışmadan kaçınmak üzere yetiştiriliriz."

"Her normal insan gibi ağlayabilir, telaşlanabilirdin, ruhunun yukarılarda bir yerde bu kötü durumlara gülerek baktığını unutmaman yeterliydi."

"İnsan bir kez akıl hastanesine girdi mi, delilik dünyasında var olan özgürlüğe alışıyor, hatta ona bağımlı hale geliyordu."

"Ama korkunç bir şey bu, insanlık dışı. Hastalar komaya girmek için değil, komadan kurtulmak için savaşır."

Özdemir Asaf’ın Şiirlerinde Geçen Özlü Sözler

 

Özdemir Asaf’ın Şiirlerinde Geçen Özlü Sözler

 

Özdemir Asaf şiirlerini okuyunca insan kendisini daha iyi hissediyor ve hayata daha farklı yönlerden bakmaya başlıyor. Özdemir Asaf şiirleri şunlardır:

 

“Ya farkıma vardığında farkın kalmamış olursa?”

‘' Her insanın bir öyküsü vardır, ama her insanın bir şiiri yoktur.'’

“Yalnızlık Müziğin bile seni dinlemesidir.”

“Seni yaşayacağım, anlatılmaz; Yaşayacağım gözlerimde; Gözlerimde saklayacağım. Bir gün, tam anlatmaya.. Bakacaksın, Gözlerimi kapayacağım.. Anlayacaksın.”

“Benim söylemek için çırpındığım gecelerde, Siz yoktunuz.”

“İnsan, kaldıkça küflenir, gidemedikçe çürür.”

 

“Geleceğim, bekle dedi, gitti.. Ben beklemedim, o da gelmedi. Ölüm gibi bir şey oldu.. Ama kimse ölmedi.”

“Geleceğim, bekle dedi, gitti.. Ben beklemedim, o da gelmedi. Ölüm gibi bir şey oldu.. Ama kimse ölmedi.”

“Sen beni yenmedin Çünkü ben seninle oynamadım.”

“Seni düşlerime aldım, Uykusuz kaldım. Seni uykularıma aldım, Düşsüz kaldım.”

“Ama ne olur, sakın bir insanı gönülce, gözce, dilce, ruhça kırmayın.”

“Siz gittiniz, gittiniz, gittiniz, Ben kaldım, kaldım, kaldım, Sesiniz kaldı, onda kaldım, Yöneldim yüzünüze baktım, Yöneldim gözlerinize baktım, Orada yansıyan bana baktım. Yalnızlığımı nasıl anlayacaktım.”

“Eskiden kızardım. Daha çok konuşurdum. Gülerdim. Gülümserdim. Beklerdim. Umardım. Yaşama sevincimi yitirmedim ama kızamıyorum artık. Daha az konuşuyorum.”

 

“Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.”

“İnsanlar, insanların içinde "İnsan'lara" hasret yaşarlar.”

“Ben çiçeklileri Renklileri Delileri severim, Bir de delilikleri.”

"Dünyanın en büyük ordusu iki kişidir, En kalabalık kenti de bir kişi.."

Nankörlük İle İlgili Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.

 

Nankörlük İle İlgili Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.

 

İyilikbilmeze yaraşır davranışa nankör denilir. Nankör insanlar kendilerine yapılan iyilikleri bildikleri halde vefasız olurlar ve nankörlüklerine devam ederler.  Nankörlük; bize iyilik yapan insanların iyiliklerine karşı duyarsız kalma, minnettarlık göstermemedir. Bundan dolayı nankör insanlar  sevilip sayılmazlar ve bir dahaki sefere böyle kimselere gereksiz fedakarlıklar yapılmaz ve böyle kimselerin değeri de insanların gözünde kalmaz.

 

“Nankörlük, kötülüğün şeytanca zincirinin bir halkasıdır, kıskançlık ve yalancılık gibi tehlikelidir. İnsanlar nankörlüğü tümüyle yok etselerdi kötü olan çok şeyin önüne geçilebilirdi.” der  Galina Serebryakova. Bu kadar tehlikeli olan kötü davranıştan uzak durmalıyız ve bize iyilik eden, bize vefa gösteren insanların kıymetini bilmeliyiz ve biz de onlara elimizden gelen fedakarlıkları göstermeliyiz. Bizim iyiliğimizden anlamayan insanlara ise fazla anlam yüklememeliyiz. Böyle kimselere büyük iyiliklerde bulunmamalıyız. Nankör insanlar toplum tarafından sevilmezler ve böyle kimseler ile arkadaşlık, dostluk, komşuluk ilişkileri kurulmaz.

 

Nankörlük insanlar arasındaki güveni ortadan kaldırır ve insan ilişkileri zayıflar. Empati azalır. Nankörlük gören kişi mutsuz olur ve kendini kötü hisseder. Bir daha başka insanalar kolay kolay güvenmez ve kimse ile yakın olmak istemez. Nankörlükle başa  çıkmak için kendimizi başka insanların yerine koyarak empati yapmalıyız. Bize iyilik edenlere minnet duymalıyız ve onların büyük iyiliklerini görmemezlikten gelmemeliyiz. İnsanlarla aramızdaki iletişimi güçlendirmeliyiz.

Ramazan Bayramı İle İlgili Bir Gününüzü Yazınız.

 

Ramazan Bayramı İle İlgili Bir Gününüzü Yazınız.


Sabah erkenden kalktım. Önce babamla sabahın erken saatlerinde bayram namazı kılmaya gittik. Camiler dolup taşmıştı. Bugün bizim için farklı ve güzel bir gündü. Kardeşim ve ben otuz orucun hepsini de tutmuştuk. Bu bayramı hak etmiştik yani. Hem mutlu hem heyecanlıydım. Camiden çıkınca uzun bir sıra oluştu ve herkes birbiri ile tokalaştı. Daha sonra babamla eve geldik. Kardeşim ve annem ise kahvaltıyı hazırlamıştı. Annem günler öncesinden evleri temizlediği için evimiz mis gibi kokuyordu. 


Çaydanlıktan kaynayan suyun fokurdaması, kahvaltılıkların masaya konulması çok güzeldi. Anne ve babamın elini öptüm, kardeşimle sarıldım ve şekeri de aldıktan sonra ailece kahvaltımızı yaptık. Babam bize bayram harçlığı verdi ve çok mutlu olduk. Kahvaltıyı bitirdikten sonra dedemlere geçtik ve onların da bayramını kutladık. Dedem, amcam, yengemde bana para verdi. Bir sürü param olmuştu. Daha sonra oradan çıkıp bayram gezmelerine gittik. Gittiğimiz yerde, sarmalar, dolmalar, tatlılar ve içecekler vardı. Hepsinden az miktarda yedim. Oradaki çocuklarla oynadık, gülüştük, eğlendik. 


Daha sonra evimize geldik ve bize misafirler geldi. Annem de onlara yaptığı güzel yemeklerden ve tatlılardan ikram etti. Teyzelerim ve dayılarım şehir dışında olduğu için bize para göndermişler . Bunda da ayrı bir mutlu olduk. Bayram çok güzel ve dolu dolu geçti. Bayramlık kıyafetlerimizi ve ayakkabılarımızı herkes beğendi ve buna çok mutlu olduk. Daha sonra akşam oldu ve yorgunluktan uyuyakaldık.

Bilim İnsanının Taşıması Gereken Özellikler Hakkında Bir Yazı Yazınız.

Bilim İnsanının Taşıması Gereken Özellikler Hakkında Bir Yazı Yazınız.

 

Bilim insanı, bilimci veya bilimadamı-bilimkadını, evrene ilişkin olgulara ve değişkenlere yönelik bilimsel veri elde etme yöntemlerini kullanarak sistematik bir şekilde bilgi elde etmeye çalışan kişidir. Bilim insanı kısaca bilimsel yöntem kullanan bir bireydir.


Bilim insanının taşıması gereken özellikle şunlardır:


Bilim insanı yapacağı işler için sabırlı ve kararlı olmasını bilmelidir. Sabır ve kararlılık olmadan istenilen başarı yakalanmaz. Onun için sabır ve kararlılık daim olmalıdır. Bilim insanı iyi bir gözlemci olmalıdır. Bilim insanı araştırılan olayı ya da nesneyi tek tek parçalara ayırmak ve böylece bütün ayrıntıları görebilmek, daha sonra bu parçaları yeniden bir araya getirip bütün olarak algılamak için  gözlem yapabilmelidir. Araştırdıkları gerçekleri deney yolu ile ispatlayabilmelidir. 


Bilim insanları meraklı ve sorgulayıcı olmalıdır. Merak yoksa bilim insanı da olunmaz.  Bilim insanı her şeye körü körüne inanmamalıdır. Şüpheci olmalıdır. Aklına geldiği konuları pot etmelidir. Çünkü notları ileriki günlerde kendisine gerekli olabilir. Dünyada olan gelişmelere kayıtsız kalmamalıdır. Gündemi takip etmeli, devamlı öğrenmeli ve bilgi sahibi olmaya çalışmalıdır. 


Hayalperest ve  yaratıcı olmalıdır. Bilim insanları kişisel çıkarlarının peşinde değil bilgi peşinde koşmalıdır. Bunun için de tarafsız olmalıdır.  Çalışkan ve disiplinli olmalıdır. Disiplini kendine ilke edinmelidir.

Vatansever Bir İnsan Ülkesine Zarar Verecek Neleri Yapmaz Konulu Konuşma

 

Vatansever Bir İnsan Ülkesine Zarar Verecek Neleri Yapmaz Konulu Konuşma

 

Vatansever insan demek  vatanı için çalışan, vatanı için bilim yolunda, ilim yolunda ilerleyen kişiler demektir. Vatanseverlik vatani görevlerini zamanı gelince yapmak demektir. Örneğin askere gitmek, oy kullanmak gibi.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Vatansever bir insan aylak olmaz. Yani tembellik yapmaz. Vatan millet, Sakarya deyip yan gelip yatmaz. Gerçek anlamda vatanını seven kimseler ülkemizin Nobel ödülünü alan Aziz Sancar gibi, uzaya giden ilk Türk astronot Alper Gezeravcı gibi ve daha sayamadığım nice vatansever insanlar gibi olur. Vatansever insan bayrağına saygılı olur. İstiklal Marşı okunurken hareket halinde olmaz ya da ciddiyetsiz davranışlarda bulunmaz. Vatanına içten bağlı olur ve çok çalışır, vatanını en iyi yerlere getirmek için çalışmayı hayatının bir alışkanlığı yapar.

 

Sevgili Öğretmenim,

Vatanını seven insan oyunu kullanır. Mutlaka yaşı geldiği zaman oyunu kullanır, seçme seçilme hakkını yerine getirmiş olur. Vatanını seven bir insan iki yüzlü olmaz. Riyakar olmaz. Yalancı olmaz. Doğru, dürüst ve güvenilir bir insan olur. Akılcı olur ve bilimi kendine rehber edinir. İnsanların gözünün içine baka baka yalan söylemez. Devlet malına zarar vermez ve devlet malını çalmaz. Vatanını seven insan adaletsizlik yapmaz ve her türlü adaletsizliğe hayır der. Kaba kuvvet kullanmaz. Sorunları şiddetle değil insani davranışlar ile çözmeye çalışır.

 

Sevgili dinleyiciler,

  Vatanını seven insan Batı’nın yaşamını örnek almaz, Batı’nın bilimi örnek alır. Ana dilini unutmaz ve ana diline sahip çıkar. Günlük konuşmalarında ana dilinin içine yabancı kelimeler serpiştirmez. Milli benliğini, kültürünü ve ana dilini korur ve benimser. Yani özünü unutmaz: Geçmişine sahip çıkar ve geçmişinden ders çıkarır.  Vatanının havasını, suyunu, toprağını kirletmez. Ormanlarına sahip çıkar, vatanını ağaçlandırır ve ormanlık alanlarda ateş yakmamaya gayret gösterir. Vatanının tarihi ve doğal güzelliklerinin farkında olur ve onlara asla zarar vermez. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.